SURVIVAL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
SURVIVAL etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

29 Eylül 2016 Perşembe

TREKKİNG,YÜRÜYÜŞ TEKNİKLERİ...

YÜRÜYÜŞ TEKNİKLERİ...

1) Sert Zeminde Yürüyüş:
Sert zemin; genellikle insanın adım ağırlığı ile çökmeyen, toprağı sıkışmış yere denir. Sert zeminli arazide yokuş yukarı çıkışlarda yukarıda açıklanan esaslara ek olarak şu hususlarda uygulanmalıdır:
– Bacak kaslarını dinlendirmek için her adımdan sonra dizler kilitlenmelidir.
– Dik yamaçlar dikine çıkılmak yerine, yana yürüyerek veya zikzak yaparak çıkılmalıdır. Her yanlamasına yürüyüş sonundaki dönüşler dağ tarafındaki ayakla yeni yöne adım atmak suretiyle yapılmalıdır. Bu hareket çapraz adım atmayı ve denge kaybı olasılığını önler.
– Yan yürüyüşlerde her adımda ayak bileğinin yamacın aksi yönüne (dağ tarafına) kıvrılması, tabanın bütünüyle basma prensibinin uygulanmasını kolaylaştırır.
– İnişler yamacı yan yürüyüşü yapmadan düz olarak aşağıya doğru inmekle en kolay şekilde yapılır. Ayaklar normal durumda ve vücut biraz öne eğilerek yürümek suretiyle iniş daha kolaylıkla yapılabilir.
2) Çimenli Yamaçlar
Dağlık arazide çimenli yamaçlar normal olrak sürekli bir düzlem yerine daha ziyade küçük tepecik ve tümsekler halindedir. Bu nedenla çimenli yamaçları çıkarken evvelce yukarıya çıkışta açıklanan bütün teknikler aynen uygulanır. Bu tekniklerin üst kısımları daha düz olduklarından üst tarafına basarak yürümek alt taraflara basarak yürümekten daha iyidir. İnişler yanlamasına yapılırsa daha kolay olur.
3) Taşlık Yamaçlar
Taşlık yamaçlar; kayalık, sırt ve uçurumların alt tarafında toplanan taş ve kaya parçalarından oluşur. Bu kaya ve taş parçalarının büyüklüğü kum parçalarından yumruk büyüklüğü arasında değişir. Bazen bu taş parçalarının çeşitli büyüklükte olanlarına rastlanırsa da genellikle taşlık yamaçlar aynı büyüklükteki taş ve kaya parçalarından oluşur. Taşlık bir yamaçtan düz bir hat boyunca ilerlemek suratiyle aşağıya iniş en iyi bir usuldür. Burada da ayakların aşağıya doğru ileriyi göstermesi vücudun dik tutulması ve dizlerin bükülmesi çok önemlidir. Taşlık bir yamaç yükseklik kazanmak için veya kaybetmeden yana doğru geçilmek isteniyorsa, sekme yöntemi kullanılır.
4) Kayalık Yamaçlar
Kayalık yamaçların yapısı, taşlık yamaçların benzeridir. Yalnız, kaya parçaları daha büyüktür. Bu şekilde yürüyüş kayaların oynamasını ve aşağıya yuvarlanmasını önler.
5) Genel Önlemler
Kayaların ayakla vurularak yerinden oynatılması son derece önemlidir. Kayaların düşmesi aşağıda bulunanlar için çok tehlikelidir, aynı zamanda fazla gürültüye neden olur. Eğer tırmanış sırasında bir kaya ayak çarpmasıyla yuvarlanırsa aşağı taraftakilere kayanın yolundan kaçma olanağı sağlamak için ‘TAŞ’ diye bağrılır. Normal olarak kayalık yamaçlarda çıkışlar ve yana doğru yürüyüşler daha kolay; buna karşılık yaşlık yamaçlarda da inişler daha rahatlıkla yapılabilir.

RÜZGAR HAKKINDA



KARAYEL : Kuzey-Batı yönünden esen rüzgarlara verilen addır. Kış mevsiminde görülür. Genellikle sıcakların düşmesine ve kar yağışına neden ol (315 derece Kuzeybatı )
KEŞİŞLEME : Güney-Doğu yönünden esen rüzgarlara verilen addır. Uludağ ın eski adı olan keşiş dağının yönüne göre adlandırılmıştır . (315 derece Güney-Doğu)
KIBLE : Güneyden yönünden esen rüzgarlara verilen addır. Ilık hava getiren bir rüzgardır.(180 derece Güney)
LODOS : Güneybatıdan yönünden esen rüzgarlara verilen addır. Kış aylarına özellikle eser. Sıcakların yükselmesine neden olur. İnsanların lodosta sinirli olduğuna dair bir şehir efsanesi vardır. (225 derece Güney-Batı)
POYRAZ : Kuzey-Doğu yönünden esen rüzgarlara verilen addır. Özellikle kış mevsiminde daha sık görülür . Rusya ve Sibirya üzerinden gelen soğukların habercisi rüzgardır. Yazın ise Ege den Basra körfezine doğru eserse serin rüzgar olarak karşımıza çıkmaktadır. (45 derece Kuzey-Doğu)
YILDIZ : Kuzeyden yönünden esen rüzgarlara verilen addır. Soğuk hava getirir. (360 derece Kuzey)
GÜN DOĞUSU : Doğudan yönünden esen rüzgarlara verilen addır. (90 derece Doğu)
GÜN BATISI : Batıdan yönünden esen rüzgarlara verilen addır. (270 derece Batı)

UYGARLIK ATEŞİN BULUNMASIYLA BAŞLADI


Kimi zaman hayatta kalma mücadelesi, kimi zaman da doğada yapılan bir kamp için… Kısacası nerede olursanız olun insanoğlunun çağlar boyunca en önemli ihtiyaçlarından biri de ateş olmuştur.
Bugün sizlere insanoğlu için hayati önem taşıyan ateşin nasıl yakılacağına dair birkaç önemli detay aktarmaya çalışacağım:
1.Ateş yakmaya başlarken kesinlikle ”kav” dediğimiz kolay tutuşan malzemelerle başlanmalıdır. (makyaj pamuğu, yosun, mantar, ağaç kabukları..vs)
2.Ateş yakabilmeniz için kavınızın tamamen kuru olması gerekir, kavın kuru olmaması hatta ufak bir neme bile sahip olması durumunda saatlerce uğraşabilirsiniz.
3.Ateş yakmak; yakıt + oksijen + yanacak malzeme üçlüsünden oluşmakla birlikte; ateş yakacağınız yerin kuruluğu, taşlarla izole edilmesi ve rüzgardan arındırılması çok önemlidir.
4.Ateş yakmaya başlamadan önce odunları koymuş ateşi devam ettirecekseniz yedek kuru odunlarınızı da toplamış olmanız gerekir.
5.Çadırın içinde pişirme işlemleri gibi dumanın size gelmesini sağlayacak her türlü durumdan kaçınmalı, ateş yakacağınız yer kesinlikle havalandırılmış olmalı.
6.Ateşi yakmak için kuru odunları kullanmanız faydalı olacaktır. Yaş odunlar ve genç ağaçlar yanmakta çok zorluk çıkartacağı için yaşlı ağaçlar ya da yerdeki düşmüş kuru dalları tercih etmelisiniz.
7.Yeşil yapraklı bitkileri ateşe atarsanız çok duman verir, bu durum hayatta kalma mücadelesinde yerinizi belli etmek için güzel bir yöntemdir ancak kamp ortamı için pek sağlıklı olmayacaktır.

TREKKİNG


Doğayla kucaklaşarak spor yapmak mı istiyorsunuz? Trekking doğa sporlarının en hafif kollarından biridir. Uzun ve yorucu yürüyüş anlamına gelir. Hiking ise günübirlik doğa gezisi anlamına gelir. Dilimize İngilizce’den geçen “trekking” sözcüğü İngilizce’de “doğal engellerle dolu bir arazi parçasını herhangi bir ulaşım aracı kullanmaksızın yürüyerek aşmak” anlamına geliyor. Asıl anlamı ise” Güney Afrika’da kağnı ya da yaya olarak göç” demek.
Her yaştan insan trekking ve hiking yapabilir. Ülkemizde trekking ve hikinge uygun birçok bölge bulunuyor. Seyahat acenteleri Akdeniz, Ege ve Marmara bölgesi başta olmak üzere birçok küçük yöre, dağ köyü, yaylalara turlar düzenliyor.
Trekking ve hikingde yürüyüş süresi parkurun zorluk derecesine göre değişiklik gösterir. Orta dereceli bir parkur yaklaşık olarak 5-6 saat sürer. Kalabalık ve gürültülü şehir hayatından bir an olsun uzaklaşmak, doğayla başbaşa bir gün geçirmek ve doğadaki güzellikleri grup arkadaşlarıyla paylaşmak isteyenlerin uğraştıkları bir spor aktivitesidir. Amaç şehirde özlenen doğal yaşama bir gün olsun ayak uydurabilmektir. Tabii bunu yaparken belli bir oranda yorgunluğu göze almalısınız.
Bu aktivite için yürüyüşünüzü kolaylaştırması ve tatsız sürprizlerle karşılaşmanıza engel olması için bir yürüyüş ayakkabısı ve orta boy bir sırt çantası dışında teknik bir malzemeye ihtiyacınız yoktur. Ayrıca grup rehberlerinin parkurun zorluk derecesine göre verecekleri küçük ipuçları dışında teknik bir bilgiye sahip olmanıza da gerek yoktur. Fakat son zamanlarda bu tür organizasyonlar yapan acenteler macerayı sevenleri de göz önünde bulundurarak teknik malzeme ve bilgi gerektiren zorlu parkurları da programlarına dahil ettiler. İstemediğiniz bir durumla karşılaşmamak için acentenizden mutlaka parkurla ilgili ayrıntılı bilgili isteyiniz.
TREKKING NASIL YAPILIR?
Trekking aktiviteleri düzenleyen birçok acente bulunmaktadır. Trekking turları günübirlik olduğu gibi, daha uzun süreli de olabilmektedir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya, Karadeniz’e düzenlenen turların süreleri kimi zaman bir haftayı bulmaktadır. Acentelerin bünyelerindeki rehberler sizin tüm danışmanlık ihtiyaçlarınızı karşılayacaklardır. Günübirlik parkurların İstanbul’a yaklaşık olarak 1,5-2 saat uzaklıkta olmaları bu tür turların tercih edilme oranını arttırmaktadır. Yolculuğa genellikle sabah çok erken çıkılır. Günübirlik gezilerde, gezi bir günün içine sığdırılacağından amaç güne erken başlayarak zamanı olabildiğince iyi kullanmaktır. Yolculuk sırasında rehberlerden programla ilgili bilgi almalısınız. Unutulmaması gereken en önemli nokta turu satın almadan önce parkurun zorluk derecesiyle ilgili bilgi almaktır. Çünkü ilk defa böyle bir tura katılıyorsanız nispeten kolay ve sizi çok zorlamayacak bir parkurla başlamalısınız. Zamanla tecrübe kazandıkça parkurların zorluk derecesini arttırabilirsiniz.

27 Eylül 2016 Salı

NÜKLEER SAVAŞTA HAYATTA KALMANIN YOLLARI


Unutmayın Nükleer bombanın asıl tesiri patlatıldıktan sonra etrafa saçtığı uzun süreli tesirlerdir. Elbette aşağıda yer alan öneriler, kimseye %100 güvenlik sağlamaz ancak nükleer saldırının etkileri azaltabilir.
1. Haber Kanallarını takip edin: Olası bir savaş halini takip etmek için haber ve radyoları takip edin. Nükleer bomba kritik ve jeopolitik önemi olan bölgelere (ülkenin başkenti gibi) atılacaktır. Nükleer bomba atıldığı yerin çevresinde kilometrelerce etki oluşturur. Etkilerden korunma için bombanın atıldığı yerin merkezinden uzak olmak radyasyondan daha az etkilenmenizi sağlar.
Bölgede olası nükleer tehlike halinde sirenler çalacaktır.
2. Patlama esnasında sığınma: Yanıcı ve parlayıcı maddelerden uzak durmalısınız, çünkü patlamayla birlikte büyük bir ısı dalgası yayılır.
Nükleer saldırı esnasında dışarıdaysanız:
Patlamayı hisseder hissetmez, çukur bir yer, bir duvar dibine yüz üstü yatın. (kuvvetli bir ışık parlamasından anlayabilirsiniz)
Patlamaya çıplak gözle bakmaya çalışmayın, geçici körlüğe sebebiyet verebilir.
Başınızı kollarınızla koruyun, gözleriniz kapalı olsun.
Çıplak yerlerinizi giysilerinizle örtün. Açıkta deri kalmasın.
Bu durumunuzu ışık ısı ve yıkılma etkileri geçene kadar koruyun.
En yakın sığınağa yönelin. Solunup yollarınızı bir bezle kapatmaya çalışın.
Elbette ülkemizde her evin sığınağı yok. Bodrum katlarını tercih edebilirsiniz. Sığınağa girmeden önce elbiselerinizi silkip, açıkta kalan yerlerinizi su ile yıkayın.
Evde veya İşyerinde İseniz:
Camlardan uzak durun, binanın tam ortasında yer alan odaya geçin. Masa, ranza, koltuk altlarına / arkalarına yüzükoyun yatın. SIĞINAĞA GİRMEK İÇİN 30-60 DK ZAMANINIZ VARDIR!

SIĞINAKLAR



Teknolojik gelişmelere paralel olarak günümüzde silah ve silah sistemlerinin güç ve yetenekleri de artmış bulunmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak cephe ve sınır gibi kavramlar bütünü ile ortadan kalkmış, tüm yurt ve sivil halk saldırı alanı içine girmiştir. Bu büyük tehlikelerden Silahlı Kuvvetlerin alacağı önlemlerin ve diğer tedbirlerin yanında sığınak yapımına da önem verilmelidir. Aksi takdirde can ve mal kaybının fazla olacağı tabiidir. Ancak sığınaklardan beklenilen yararın sağlanabilmesi için sığınak yapımından evvel şu üç önemli prensibin mutlaka göz önünde bulundurulması gerekir:
• Sığınak yapılacak mahallin iyi tespit edilmesi.
• Sığınaktan yararlanacakların önceden planlanması.
• Yapılacak sığınağın başka amaçlarla kullanılabilir nitelikte olması.
• SIĞINAK YAPIMINDA AMAÇ
• Can ve mal kaybını en aza indirmek,
• Hazırlıklı olma imajı verilerek caydırıcılığı sağlamak,
• Az masrafla toplu koruma imkanı yaratmak.
• SIĞINAĞIN TANIMI
Nükleer, klasik ve modern silahlarla, biyolojik ve kimyasal savaş maddelerinin tesirleri ile insanlarla, insanların yaşaması ve ülkenin harp gücünün devamı için zorunlu canlı ve cansız değerleri korumak maksadıyla inşa edilen korunma yerlerine sığınak denir.
• SIĞINAK MEVZUATI
Sığınaklar konusunda, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki 180 sayılı KHK'nin 12/e maddesi ile 3194 sayılı İmar Kanunu ve bu Kanunun 36 ve 44 ncü maddeleri gereğince, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından hazırlanan "Sığınak Yönetmeliği" bulunmaktadır.
Bu Yönetmeliğin uygulanmasından yapı ruhsatını ve yapı kullanma izin belgesini düzenleyen idareler yetkili ve sorumludur. Valiliklerin ve Büyükşehir belediyelerinin gerektiğinde denetim yetkisi saklıdır.
Yönetmeliğin uygulanmasında plan, proje, yapı ruhsatı, yapım, yapı kullanma izni ve kat mülkiyeti gibi imarla ilgili tereddüde düşülen hususlarda Bayındırlık ve İskan Bakanlığının, diğer hususlarda Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının yazılı görüşü alınır.

DOĞA VE YENİLEBİLECEK BİTKİLER



               Hayatta kalabilmede ilk temin edilecek ihtiyaç su ihtiyacıdır. Sudan sonra en acil ihtiyaç yiyecek ihtiyacıdır. Eğer suyunuz varsa besinsiz üç dört hafta yaşayabilirsiniz. Bundan dolayı hayatta kalabilme durumunda her zaman yabani yiyecekler aranmalı ve mümkün olduğu kadar toprak üzerindekilerle yaşamaya gayret edilmelidir. Bitkisel yiyecekler, hayvansal yiyeceklerle beraber hayatta kalabilmede besin kaynaklarını oluşturur. Yeryüzünde uzmanların tahminine göre ortalama 300.000 çeşit bitki türünün yetiştiği bunlardan 120.000 çeşidinin yenilebileceği söylenmektedir. Tek başımıza kaldığımız bölgede nelerin nasıl yeneceğini bilmemiz gerekir. Onun için yenilebilir bitkisel besinleri çok iyi tanımak gerekir. Bitkisel besinler, insana dengeli bir gıda temin etmese de insanın ayakta kalmasını sağlar. Vücudun ana ihtiyaç maddeleri olan ve ona enerji ve kalori veren karbonhidratları ve proteinleri ihtiva ederler. Üstelik hayvansal besinlere nazaran daha kolay ve rahat temin edilir.
Doğada Yalnız Kalındığında Alınması Gereken Tedbirler:
• Yiyecek ve su miktarını tespit edin.
• Yalnız kalacağınız süreyi tahmin edin.
• Mevcut yiyeceğinizin 2/3’sini yalnız kalacağınız sürenin ilk yarısında, 1/3’nide kalacağınız sürenin ikinci yarısında yiyecek şekilde bölün.
• Yapacağınız hareket ve faaliyetleri en az enerji sarfı ile yapmaya çalışın.
• Muntazam yemek yiyin.
• Eğer yabani yiyecek bulursanız bir öğün sıcak yemek yemeyi planlayın.
• En iyi yiyecekler şeker ve meyve gibi karbonhidrat bakımından zengin yiyeceklerdir.
• Daima yabani yiyecek arayın, imkan oldukça tabiattan geçinin.

26 Eylül 2016 Pazartesi

65 YAŞINDA YÜRÜYEREK DÜNYA TURU




Dünya turu için Çin'den yürüyerek yola çıkan Japon uyruklu Takashita Sokichi, Çorum'un Osmancık ilçesine ulaştı.
Yürüyerek dünya turu yapmak üzere 1 Temmuz 2013'de Çin'den yola çıkan Sokichi (65), AA muhabirine yaptığı açıklamada, 5 aylık süre zarfında Çorum'a ulaşatığını söyledi.
Hedefinin İstanbul'a ulaştıktan sonra Avrupa'ya geçmek ve oradan da önce Afrika'ya, sonra da Güney Amerika'ya gitmek olduğunu anlatan Sokichi, turunu, 2015 yılının Haziran ayında Kolombiya'da tamamlamayı planladığını ifade etti.
Asya'dan Amerika kıtasında kadar yaklaşık 15 bin kilometre yol kat edeceğini belirten Sokichi, Türkiye'den Avrupa'ya geçeceğini ve İspanya'ya kadar yürüyerek gittikten sonra gemi ile Cebelitarık Boğazı'ndan Afrika'ya geçeceğini söyledi.
Hedefinin, Güney Amerika ülkesi olan Kolombiya olduğunu belirten Sokichi, daha sonra da Arjantin'e kadar yeni bir yürüyüşe başlamayı hedeflediğini kaydetti.
Yürüyerek dünya turunu tamamladığında, uzun yıllardır hayal ettiği rüyasını gerçekleştirmiş ve oldukça iddialı bir iş başarmış olacağını dile getiren Sokichi, şöyle konuştu:
"Bu benim rüyam, en büyük iddiamdır. Hedefim tek başıma bütün dünyayı yürüyerek gezmek. Aylardır yollardayım, birçok ülkeden geçtim. Günlerce uyumadan, yolculuğuma devam ettim. Yorulduğumda çadırımda çok az uyuyorum. Bazen çok soğuk oluyor, üşüyorum ama hedefime ulaşmak için buna katlanıyorum. Yolculuğumun en güzel zamanı Türkiye'de geçiyor. Türkleri ve Türk çayını seviyorum. Onlar da beni, Japonları sevdiğini belirtiyorlar. Çünkü iki ülke arasında sıkı bir dostluk var."
"Türkiye'de herkes beni misafir etmek, bir şeyler ikram etmek istiyor" diye konuşan Sokichi, "Bu da benim yolculuğumun güzel yanı. Güzel dostlar ediniyorum ve onların fotoğrafını çekiyorum. İstanbul'dan Yunanistan'a geçeceğim. Sonra İtalya, Fransa, İspanya ve Cebelitarık üzerinden Fas'a gideceğim. Afrika turundan sonra da Kolombiya'ya gidip Güney Amerika turu yapacağım" ifadelerini kullandı.

PETROLÜN TÜKENMESİNE SENELER KALDI; PEKİ SONRA NE OLACAK?



Dünyanın önündeki en büyük problemlerden birisi kuşkusuz tükenen enerji kaynakları. Birçok savaşın sebebi, birçok dengenin temel unsuru petrol, 21. yüzyılda tükenecek. En az 3 bin ürünün doğrudan, binlerce ürünün de dolaylı olarak hammaddesini, katkı maddesini oluşturan bu ürünün bitmesinin de, dünyanın tüm dengelerini değiştirecek bir etki yaratacağı şüphe götürmez.
Türkiye için konuşmak gerekirse, 1950 yılında fosil yakıtların (petrol, doğal gaz ve kömür) ülke içi toplam üretimdeki payı %2, tüketim içerisindeki payı %2,5 düzeylerindeydi. 2008 yılına gelindiğinde ise sırasıyla üretim ve tüketim payları %19,8 ve %97,2 şeklinde olmuştur. Karşımızdaki sorunun ciddiyeti bu oranla çok rahat anlaşılabilir.
Birçok sektörü derinden etkileyecek, tüketim alışkanlıklarını değiştirebilecek radikal yeniliklere yol açabilecek bu ciddi olay ne zaman gerçekleşecek?
Petrol ne zaman bitecek?
Günümüzdeki verilere göre, günde ortalama 85 milyon varil petrol tüketiliyor. Bu tüketim oranı ise, her yıl artarak ilerliyor.
1996 yılı rakamlarına göre; kömürün 235 yıl, petrolün 43 yıl, doğalgazın ise 66 yıl sonra tükeneceği tahmin edilmekteydi. Günümüz öngörüleri ise, 1940’lı yılları işaret ediyor. Yeni keşfedilen rezervler, çıkarılması yüksek teknoloji ve maliyet gerektiren bilinen rezervler ise son günün tarihini değiştiren faktörlerden.

DEPREM ÖNCESİ VE SONRASI YAPILMASI GEREKENLER...


DEPREM ÖNCESİNDE
  • Öncelikle yaşadığınız yerleşim biriminin deprem tehlikesi hakkında doğru bilgileri ilgililerden öğrenin.
  • Aile bireyleri arasında olağanüstü bir durumda nasıl davranacağınızı konuşun.
  • Her odada üzerinize bir şeyin düşmeyeceği sağlam bir yer seçin.
  • Yere yatma, başını koruma ve bir şeye tutunmayı öğrenin ve çocuklarınıza da öğretin.
  • Kitaplık, yüksek mobilya gibi kolay devrilebilir eşyalar ile ağır eşyaları duvarlara veya döşemeye sıkıca bağlayın, tablo, gardrop gibi eşyaları sabitleştirin ve üzerinize devrilmeyecek şekilde yerleştirin.
  • Mutfak dolapları gibi kırılabilecek eşyalarınızı koyduğunuz dolaplarınıza sağlam kilitler takın.
  • Olağanüstü birdurumda hemen kullanabileceğiniz el feneri, radyo ve yedek pilleri, ilkyardım çantası ve gerekli ilaçlarınızı, iş eldivenini önceden çantaya koyup, kolayca ulaşabileceğiniz bir yerde bulundurun.

BENİM HAYATIM YÜRÜMEK

Jean Beliveau
Belivau-attorno-al-mondo
                Yürüyüş yapmak biz insanoğlunun milyonlarca yıldır gerçekleştirdiği bir eylemdir. İlk zamanlarda bunu eşya taşımak, daha etkin enerji kullanmak gibi sebeplerle yapmış olsak da ilerleyen zaman içinde sıcak iklimlere ulaşmak, seyahat etmek, haber taşımak, arkadaşlarımızı ziyaret etmek, spor, sağlıklı yaşam, kilo vermek veya sadece kafamızdaki sorunlardan uzaklaşmak gibi bir çok farklı sebeple yürümeye devam ediyoruz.
Peki benim bu durumda konumum ne? Bu sorunun cevabı ve en büyük sebebi ise mesleğimden kaynaklanan durumum sanırım… Emekli Asker (Retired Soldier), Komando(Ranger), İz Sürücü (Stalker) olmam en büyük etken …
Macerayı sevmem, Yeni yerler Görme İsteğim, Kimsenin Gitmediği Yerleri Görmek Arzum, İçimde Genlerimde Bulunan Kaşiflik Özelliim, Özgür Bir Hayat (Free Life) Tarzım Olması…
Ancak Üzüldüğüm Bir Nokta… Yuvamız Olan Dünyanın, Biz İnsanlar Tarafından Kendi Evimizi Yıktığımız, Tarumar Ettiğimiz, Yaşanmaz Bir Hale Getirdiğimizi Görmem… Yakında Bu Bu Ev Dünya Yaşanmaz Bir Hale Gelecek…
DOĞA İNSANSIZ YAŞAR AMA İNSAN DOĞASIZ ASLA
işte bu yüzden yürümek İstiyorum… Bir Farkındalık Oluşsun Diye… Yoksa İnsanlar, Gelecekte Bir Yuva Bulamayacak…
Sayılarla Yürüyüş
– Ortalama yürüme hızı saatte 5 kilometredir. (km/saat)
– Şehirdeki ortalama bir blok yaklaşık 200 adım mesafeye sahiptir. (s)
– 20 dakikalık veya kabaca 2,000 adımlık bir yürüyüş yaklaşık 1,5 km mesafeyi kapsar.
– Dünya’nın çevresi yaklaşık 40.075 km ve ortalama yürüyüş hızı ise yaklaşık 4 km’dir. Bir insanın Dünya’nın çevresini yürümesi için hiç durmadan 417 gün yürümesi gerekir.
– Dünya çevresindeki en uzun yürüyüş eski bir neon-tabelası satıcısı olan Jean Beliveau tarafından yapılmıştır. 64 ülke geçerek toplam 75.000 km (evet yetmiş beş bin kilometre) yol yürümüştür. Bu yolculuk Jean’ın 11 senesini almıştır.

25 Eylül 2016 Pazar

DÜNYAYI BEKLEYEN EN BÜYÜK TEHLİKE


KÜRESEL ISINMA NEDİR?
Atmosfere salınan karbondioksit gibi sera etkisi yaratan gazların, yer kabuğu ve denizlerin ortalama sıcaklıklarında artışa neden olmasına küresel ısınma denir. Sera etkisi doğal bir olaydır fakat çeşitli zararlı gazların insanlar tarafından atmosfere salınması sonucu denge bozularak küresel ısınmada artışa neden olur.

Dünya’daki sera etkisine neden olan gazlar %36-70 Su buharı, %9-26 Karbon dioksit, %4-9 Metan ve %3-7 ile Ozon’dur.

SERA ETKİSİ

Atmosferin stratosfer katmanındaki gazlar ve su baharı doğal sera etkisi yaratarak dünyanın ısı dengesini korumaktadır. Bu katman güneşten gelen zararlı ışınları ve ısının bir kısmını yansıtarak uzaya geri gönderir. Geçen ışınlar da yer kabuğunu ısıtır ve ısınan hava tekrar yükselerek stratosferdeki sera gazları sayesinde atmosferde kalır.

Eğer sera gazları olmasaydı, gündüz güneşten gelen ışınlar dünyayı aşırı derecede ısıtır, geceleride dondurucu soğuklar olurdu. Gece ve gündüz arasındaki aşırı ısı farkı nedeniyle dünyada yaşam sona ererdi.

KÜRESEL ISINMA NASIL OLUŞUR?

Dünya’daki sera etkisine neden olan gazların %36-70 su buharı, %9-26 karbon dioksit, %4-9 metan ve %3-7 ile ozon’dan oluşmaktadır. Petrol, kömür, doğal gaz gibi fosil yakıtların yanması sonucu atmosfere karbondioksit, metan ve azot oksitleri gibi zehirli gazlar yayılır. Bu gazlar atmosferdeki sera gazlarının artmasına neden olur. Bu nedenle zarar gören doğal sistem güneşten gelen ışınları daha fazla geçirerek yer yüzünün daha fazla ısınmasına neden olur. Ayrıca yer kabuğundan yansıyan ısının tekrar atmosfer dışına çıkmasını engelleyerek sera etkisinin artmasına neden olur. Sere etkisi de dünya sıcaklık ortalamalarını artırarak küresel ısınmaya neden olur.

Küresel Isınma
Meteorolojik sıcaklık kayıtları ilk olarak 1880 yılı itibariyle tutulmaya başlandı. O zamandan günümüze dünya sıcaklık ortalamaları karşılaştırıldığında son yıllarda 0,4 ile 0,8 C derece artış olduğu ortaya çıkmaktadır. Son yirmi yılda ölçülen artış ise 0,25 – 0,4 C derecedir. Bilim insanlarının yaptığı çalışmalara göre, küresel ısınmanın etkilerinin önümüzdeki yüz yıl içinde inanılmaz boyutlara ulaşarak dünya ortalamasında 1.4 ila 5.8 C derece artışa neden olacağı tahmin ediliyor.

Su 0 C derecede donarak sıvı halden katı hale geçer, yani buz olur. 0 C derecede buz haldeyken sıcaklığın 0,1 derece artması buzu eriterek sıvı hale dönüştürecektir. Bu durum göz önüne alındığında küçük ısı değişimlerinin dünya ne denli değişikliklere sebep olabileceği konusunda fikir edinebiliriz.

KÜRESEL ISINMA SONUÇLARI

Küresel ısınma iklim değişikliklerine sebep olarak, şiddetli kasırgalar ve sellere neden olurken, uzun süreli kuraklıklar ile de çölleşmelere neden olmaktadır.

Kutuplardaki buzulların erimesi kıyı kesimlerin tamamen sular altında kalmasına sebep olacaktır. Bu da dünyadaki yaşanabilir alanı daraltacaktır.

Karlı dağlardaki ısı değişimleri nedeniyle sık sık çığlar oluşacak ve çevresindeki yerleşim yerlerine tehlikeye sokacak.

Su kaynaklarının hızla tükenmesi sonucu susuzluk baş gösterecek.

Sıcaklık artışları kuraklık, çölleşme ve orman yangınlarına neden olmaktadır.

DOĞAL HAYATI KORUMA ve DOĞADA HAYATTA KALMA TEKNİKLERİ



Su Bulmak
Hayatta kalma mücadelesinde su kadar önemli başka bir şey
yoktur.Vücudumuzun % 70 sudur.Bir insan düzenli ve minimum miktarda su almaz
ise , o insanın hızlı ve verimli olmasını bekleyemezsiniz.Bir insanın iklime,doğadaki
aktivitesine ve ortam ısısına bağlı olarak minimum hergün 2.5 lt su içmesi
gerekmektedir.İçtiğimiz su dışkı ,idrar,vücuttan ve akciğerlerden çıkan nem sonucu
kaybedilmektedir.Bu miktar hergün tekrar tamamlanmak zorundadır.Yemek yemeden
bitkin vaziyette 30 gün dayanabilirsiniz ama su içmeden( bu süre ortama bağlı olarak)
7- 10 gün dayanabilirsiniz.Bu süre sonunda ölüm kaçınılmazdır.Aşağıda sıralanan
önerileri su temin edinceye kadar (vücudumuzda mevcut suyu korumak için)
uygulamalısınız.
1. Su kaybını önlemek ve güneşten yanmamak için vücudu ve derimizi örtmemiz
gerekmektedir.
2. Günün en sıcak saatlerinde aşırı çalışmadan kaçının.Yürümeniz zorunlu ise bunu
acele etmeden yapın.
3. Suyunuz yoksa yemek yemeyin. Konuşarak ağzınızın ve boğazınızın kurumasına
neden olacağınızdan bundan sakının.
4. Mevcut suyunuzu akşam serinliğinde veya gece küçük yudumlarla için.
5. Çevrenizde deniz suyu veya içilmez su varsa elbiselerinizi ıslatın.Bu işlem sizi
serin tutar ve terlemenizi engeller.
6. Alkol ve sigara içmeyiniz.
Uzun süre dayanmanız suyun olmasına bağlıdır.Planlarınızı su temini
üzerine yapmalısınız.Suyu temin ettikten sonra diğer konulara başlayın. Dikkat
edeceğiniz önemli bir hususta susuz kalmamak için kesinlikle durgun ve pis yüzey
sularını arındırmadan içmeyiniz.Bu sular sizde hastalık yapacak bakterileri ihtiva
eder.Asla sağlığınızı tehlikeye atmayın.Susuzluk hızlı bir ölüm ise,pis suları içmek
yavaş bir ölümdür.Bulabildiğiniz tek su kaynağı pis su ise,ne kadar susuz dahi
olsanız filitre etmeden ve arındırmadan içmeyiniz.