29 Eylül 2016 Perşembe

ARAGONİT TAŞI



Aragonit Özellikle sinirleri yatıştırıcı ve sakinleştirici özelliği sayesinde benim favori taşlarım arasına girmeyi başarmış aragonit taşı hakkında bilgiler vermek istiyorum.
Aragonit Taşının Yapısal Özellikleri
Aragonit standart sıcaklık ve basınçta termodinamik olarak kararsızdır ve 107-108 yılda bir değişime eğilimdir. Taş yapı olarak kalsiyum karbonat alaşımından oluşmakta ve oldukça da farklı bir kristal yapısı mevcut. Tahminlere göre yaklaşık 2,7 milyar yaşındadır. Milyar yılık taşlar genelde İspanyada bulunan Aragon kentinden çıkartılmaktadır.
Uyumlu Olduğu Burç : Oğlak
Rengi : Beyaz, Kırmızı, Yeşil, Turuncu, Kahverengi, Mavi ve tonları, Beyaz, Renksiz, Pembe, Sarı
Sembolü Olduğu Hususlar : Fiziksel Denge
Çıkarıldığı Başlıca Ülkeler : Brezilya, İspanya, Fransa, Sicilya, İngiltere, Meksika, Namibya, Amerika, Avusturya
Aragonit Taşının Faydaları
Aragonit taşı duygusal anlamda bedenin dengeye kavuşması ve şifa sağlaması için oldukça güçlü yardımcılardan birisidir. En faydalı taşlar ailesinde yer almakta olup bilinen Altmışa yakın iyileştirmeye yardımcı hususları vardır. Bunları kısa başlıklar halinde sizlere sunmak istedik.
– Disiplin eksikliğini tamamlayıcı özelliği bulunur,
– Kişisel gelişim ve durgunluğun aşılmasına yardımcıdır,
– Ağrılara ve soğuk algınlığında iyileştirmeye yardımcıdır,
– Ani sinirlik durumlarında yatıştırmaya yardımcı olur,
– Vücutta bulunan kalsiyum oranını normal düzeyde dengeler,
– iletişim duygunuzu güçlendirmeye yardımcı olur,
– Bağışıklık sistemini güçlendirerek hastalıkları en az düzeye indirir,
– Cilt yenilemelerine yardımcı olur,
– Kullanılan ilaçların yan etkilerini azaltıcı özelliği bulunmaktadır,
– Küçük yara ve yanıkları hızlı iyileştirmede oldukça yardımcıdır,
– Çoğu taşın şifasına sahiptir,
– Diyet yapanlar için oldukça yardımcıdır tokluk hissi uyandırmaktadır,
– Kalsiyum ve karbonat içeren taşlardandır,
– Üzerinde taşıyan kişilere huzur ve mutluluk duygusunu aşılar.

27 Eylül 2016 Salı

NÜKLEER SAVAŞTA HAYATTA KALMANIN YOLLARI


Unutmayın Nükleer bombanın asıl tesiri patlatıldıktan sonra etrafa saçtığı uzun süreli tesirlerdir. Elbette aşağıda yer alan öneriler, kimseye %100 güvenlik sağlamaz ancak nükleer saldırının etkileri azaltabilir.
1. Haber Kanallarını takip edin: Olası bir savaş halini takip etmek için haber ve radyoları takip edin. Nükleer bomba kritik ve jeopolitik önemi olan bölgelere (ülkenin başkenti gibi) atılacaktır. Nükleer bomba atıldığı yerin çevresinde kilometrelerce etki oluşturur. Etkilerden korunma için bombanın atıldığı yerin merkezinden uzak olmak radyasyondan daha az etkilenmenizi sağlar.
Bölgede olası nükleer tehlike halinde sirenler çalacaktır.
2. Patlama esnasında sığınma: Yanıcı ve parlayıcı maddelerden uzak durmalısınız, çünkü patlamayla birlikte büyük bir ısı dalgası yayılır.
Nükleer saldırı esnasında dışarıdaysanız:
Patlamayı hisseder hissetmez, çukur bir yer, bir duvar dibine yüz üstü yatın. (kuvvetli bir ışık parlamasından anlayabilirsiniz)
Patlamaya çıplak gözle bakmaya çalışmayın, geçici körlüğe sebebiyet verebilir.
Başınızı kollarınızla koruyun, gözleriniz kapalı olsun.
Çıplak yerlerinizi giysilerinizle örtün. Açıkta deri kalmasın.
Bu durumunuzu ışık ısı ve yıkılma etkileri geçene kadar koruyun.
En yakın sığınağa yönelin. Solunup yollarınızı bir bezle kapatmaya çalışın.
Elbette ülkemizde her evin sığınağı yok. Bodrum katlarını tercih edebilirsiniz. Sığınağa girmeden önce elbiselerinizi silkip, açıkta kalan yerlerinizi su ile yıkayın.
Evde veya İşyerinde İseniz:
Camlardan uzak durun, binanın tam ortasında yer alan odaya geçin. Masa, ranza, koltuk altlarına / arkalarına yüzükoyun yatın. SIĞINAĞA GİRMEK İÇİN 30-60 DK ZAMANINIZ VARDIR!

SIĞINAKLAR



Teknolojik gelişmelere paralel olarak günümüzde silah ve silah sistemlerinin güç ve yetenekleri de artmış bulunmaktadır. Bunun doğal sonucu olarak cephe ve sınır gibi kavramlar bütünü ile ortadan kalkmış, tüm yurt ve sivil halk saldırı alanı içine girmiştir. Bu büyük tehlikelerden Silahlı Kuvvetlerin alacağı önlemlerin ve diğer tedbirlerin yanında sığınak yapımına da önem verilmelidir. Aksi takdirde can ve mal kaybının fazla olacağı tabiidir. Ancak sığınaklardan beklenilen yararın sağlanabilmesi için sığınak yapımından evvel şu üç önemli prensibin mutlaka göz önünde bulundurulması gerekir:
• Sığınak yapılacak mahallin iyi tespit edilmesi.
• Sığınaktan yararlanacakların önceden planlanması.
• Yapılacak sığınağın başka amaçlarla kullanılabilir nitelikte olması.
• SIĞINAK YAPIMINDA AMAÇ
• Can ve mal kaybını en aza indirmek,
• Hazırlıklı olma imajı verilerek caydırıcılığı sağlamak,
• Az masrafla toplu koruma imkanı yaratmak.
• SIĞINAĞIN TANIMI
Nükleer, klasik ve modern silahlarla, biyolojik ve kimyasal savaş maddelerinin tesirleri ile insanlarla, insanların yaşaması ve ülkenin harp gücünün devamı için zorunlu canlı ve cansız değerleri korumak maksadıyla inşa edilen korunma yerlerine sığınak denir.
• SIĞINAK MEVZUATI
Sığınaklar konusunda, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkındaki 180 sayılı KHK'nin 12/e maddesi ile 3194 sayılı İmar Kanunu ve bu Kanunun 36 ve 44 ncü maddeleri gereğince, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından hazırlanan "Sığınak Yönetmeliği" bulunmaktadır.
Bu Yönetmeliğin uygulanmasından yapı ruhsatını ve yapı kullanma izin belgesini düzenleyen idareler yetkili ve sorumludur. Valiliklerin ve Büyükşehir belediyelerinin gerektiğinde denetim yetkisi saklıdır.
Yönetmeliğin uygulanmasında plan, proje, yapı ruhsatı, yapım, yapı kullanma izni ve kat mülkiyeti gibi imarla ilgili tereddüde düşülen hususlarda Bayındırlık ve İskan Bakanlığının, diğer hususlarda Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının yazılı görüşü alınır.

DOĞA VE YENİLEBİLECEK BİTKİLER



               Hayatta kalabilmede ilk temin edilecek ihtiyaç su ihtiyacıdır. Sudan sonra en acil ihtiyaç yiyecek ihtiyacıdır. Eğer suyunuz varsa besinsiz üç dört hafta yaşayabilirsiniz. Bundan dolayı hayatta kalabilme durumunda her zaman yabani yiyecekler aranmalı ve mümkün olduğu kadar toprak üzerindekilerle yaşamaya gayret edilmelidir. Bitkisel yiyecekler, hayvansal yiyeceklerle beraber hayatta kalabilmede besin kaynaklarını oluşturur. Yeryüzünde uzmanların tahminine göre ortalama 300.000 çeşit bitki türünün yetiştiği bunlardan 120.000 çeşidinin yenilebileceği söylenmektedir. Tek başımıza kaldığımız bölgede nelerin nasıl yeneceğini bilmemiz gerekir. Onun için yenilebilir bitkisel besinleri çok iyi tanımak gerekir. Bitkisel besinler, insana dengeli bir gıda temin etmese de insanın ayakta kalmasını sağlar. Vücudun ana ihtiyaç maddeleri olan ve ona enerji ve kalori veren karbonhidratları ve proteinleri ihtiva ederler. Üstelik hayvansal besinlere nazaran daha kolay ve rahat temin edilir.
Doğada Yalnız Kalındığında Alınması Gereken Tedbirler:
• Yiyecek ve su miktarını tespit edin.
• Yalnız kalacağınız süreyi tahmin edin.
• Mevcut yiyeceğinizin 2/3’sini yalnız kalacağınız sürenin ilk yarısında, 1/3’nide kalacağınız sürenin ikinci yarısında yiyecek şekilde bölün.
• Yapacağınız hareket ve faaliyetleri en az enerji sarfı ile yapmaya çalışın.
• Muntazam yemek yiyin.
• Eğer yabani yiyecek bulursanız bir öğün sıcak yemek yemeyi planlayın.
• En iyi yiyecekler şeker ve meyve gibi karbonhidrat bakımından zengin yiyeceklerdir.
• Daima yabani yiyecek arayın, imkan oldukça tabiattan geçinin.

OLASI 10 FELAKET

Dünyayı yok edecek 10 büyük felaket 

 

İşte en popüler kıyamet senaryoları ve gerçekleşme olasılıkları:

1.  Uzaylı saldırısı/hükümetlerin dünya dışı teması resmen doğrulaması

Uzaylı istilası, HG Wells'in 1898 tarihli Dünya Savaşları'ndan beri (War of the Worlds) çok sayıda büyük eserin konusu oldu. Sözgelimi Mars gibi bir gezegenden, galaksimiz dışından bir türden ya da başka boyutlardan yaratıklardan gelebilecek böyle bir saldırıdan duyulan korku her zaman taze kaldı.
Araştırmacılar, uzaylı saldırısı korkusunun, daha karasal saldırılara ilişkin korkuların arttığı dönemlerde artma eğilimi gösterdiğini söylüyor. Uzaylı istilası teorisinin savunucularıise, giderek artan sayıda UFO görülmesinin, güvenilir fotoğraf ve videoların böyle bir tehlikenin arttığına kanıt olduğunu söylüyorlar.
Kanıt olarak sunulanlar: Fotoğraflar, video görüntüleri, 50 yıldan uzun bir zamandır dünyanın dört bir yanında hükümetlerin UFO aktivitelerini izlediğine dair resmi açıklamalar, belgeler, 'kaçırılanların' anlattıkları ve UFO teorilerini savunanların anlattıkları. Ancak bunların hiçbiri, ne zaman böyle bir saldırıya uğrayabileceğimizi söyleyemiyor.
Gerçekleşme olasılığı: 0.1 /10

2. Nibiru / Gezegen X / Wormwood

Binlerce forum ve internet sitesi, 21.yüzyılın ilk yıllarında bir vakit daha önce keşfedilmemiş bir gezegenin Dünya'ya çarpacağı ya da Dünya'nın çok yakınından geçeceği inancını ortaya koyuyor. Bu olay ya Dünya üzerindeki medeniyeti yok edecek ya da gezegen üzerinde muazzam bir felakete neden olacak. Nibiru, 1960'ların sonunda Zechariah Sitchin tarafından bir kitapta keşfedildi.
Sitchin'e göre, Nibiru Güneş Sistemimiz içinde bulunan ve onu her 3 bin 700 yılda bir iç sisteme sokan değişken bir yörünge izliyor. Ama Sitchin, asla bu gezegenin Dünya'yı tehdit edeceğini söylemedi. Hatta bazıları Nibiru'nun Güneş'in kahverengi cüce (İlk kez 1995 yılında keşfedilen, ne yıldız ne de gezegen kategorisine konabilen gök cisimleri) kardeşi olduğunu ve ilk kez bu yılın sonuna doğru görüleceğini öne sürüyor.
Kanıt: Çok az. Bazıları NASA'nın 2005 tarihli, Güneş Sistemi'nin dış saçaklarında bir onuncu bir gezegen keşfedildiğine dair açıklamasına işaret ediyor ve çok sayıda kişi bunun 2012'de Dünya'nın yakınından geçeceğini düşünüyor. Ama bu onuncu gezegen muhtemelen Güneş Sistemi'nin içine doğru hareket etmiyor.
Gerçekleşme olasılığı: 0.2/10